İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | bring to light f. | gün ışığına çıkarmak | ||
Where mistakes have been made, they must be brought to light and corrected. Hataların yapıldığı yerlerde bunlar gün ışığına çıkarılmalı ve düzeltilmelidir. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bring to light f. | gün ışığına çıkarmak | ||
They are both banned substances that were brought to light by the use of this procedure. Her ikisi de bu prosedürün kullanılmasıyla gün ışığına çıkarılan yasaklı maddelerdir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | bring to light f. | meydana çıkarmak | ||
Genel | bring to light f. | aydınlatmak | ||
Genel | bring to light f. | ortaya çıkarmak | ||
Genel | bring to light f. | gün yüzüne çıkarmak | ||
Genel | bring to light f. | ortaya çıkmasını sağlamak | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bring to light f. | aydınlatmak | ||
Konuşma Dili | bring to light f. | ortaya çıkarmak | ||
Idioms | ||||
Deyim | bring to light f. | açığa çıkarmak |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bring ... to light f. | gözler önüne sermek | ||
Konuşma Dili | bring ... to light f. | (kötü bir olayı) gün ışığına çıkartmak | ||
Idioms | ||||
Deyim | bring something to light f. | meydana çıkarmak | ||
Deyim | bring someone or something to light f. | birini/bir şeyi gün ışığına çıkartmak | ||
Deyim | bring someone or something to light f. | birini/bir şeyi ortaya çıkartmak | ||
Deyim | bring someone or something to light f. | birini/bir şeyi gün yüzüne çıkartmak | ||
Deyim | bring someone or something to light f. | birini/bir şeyi meydana çıkartmak | ||
Deyim | bring something to light f. | bir şeyi aydınlatmak | ||
Deyim | bring something to light f. | bir şeyi gün ışığına çıkarmak | ||
Deyim | bring something to light f. | bir şeyi gün yüzüne çıkarmak | ||